İnsan nasıl kendi içine gömülür demeyin, gömülebiliyormuş...
İnsan nasıl kendi içine gömülür demeyin, gömülebiliyormuş. İçine içine ansızın bir gece vakti ölünebiliyormuş. Gözlerin parıldamaz olup senin fısıltıya dönebiliyormuş. Susabiliyormuş gülüşlerin. Ki nefes almak bile bir yük olabiliyormuş.
Bir duvar kadar sessizleştiğinde, aynaya bile bakmak istemediğinde, dünyanın tüm renkleri üzerine çökebiliyormuş. Bir kahkahanın içinde kırık dökük bir yorgunluk taşınabiliyormuş. İnsan en çok dik durmaya çalışırken dağılabiliyormuş, fark edilmeden.
Ve insan zamanla öğreniyormuş. Bir omuzun eksikliğinde ya da içten bir 'nasılsın ' sorusu alamadığında, yazın ortasında donabiliyormuş. Sabaha erdiğinde geceler eksilerek uyanabiliyormuş. Sessizliği çığlından daha gürültülü, görünür bir şekilde yaşayıp görünmez olduğunda, günler aynı
kıyafetleri giyip üstüne karşıladığında sabahı ve kimse bakmadığında gözlerinin içine, anlıyormuş.
Rüzgarda savrulan bir yaprak kadar hafif bir o kadar da ağırken kendine, hüznünü taşıyabiliyormuş gittiği her yere. Issız bir geceymiş sığındığın, en metanetli dinleyiciğin iken tavanlar. Ve hiçbir şeyin yerli yerinde olmadığı bir evde, kendine yer arıyormuş. Şimdi gece, içe çöken susların zamansız kıyametiymiş meğer. Ne sözcük kalıyormuş dil ucunda, ne göz ucu değen bir teselli.
Biliyor musun...
Bir gün, gözlerinin içinden çekiliyormuş hayat. Kimse fark etmiyormuş birinin, her geçen sabaha biraz daha azalarak uyandığını…Anlıyormuş görülmemenin en ağır çöküş olduğunu...Ve ne kadar dışarıda olursa olsun, en derin depremlerin hep içerde olduğunu çok geç anlıyormuş…
Görünür olmana rağmen hiç görülmediğin oldu mu senin de?🪶
2 Yorumlar
O gizli yasaların görünür oluşu emekle olur. Apaçık olsa emek harcamaya gerek olmazdı. Güzeli görmek, fark etmek emek ister. Bakışı ve ruhu terbiye etmek gerekir. Belki de bakmak yerine görmeyi denersek içeriyi ve dışarıyı görebiliriz.
YanıtlaSilBelki de...
YanıtlaSil