Her insanın içinde, bir daha hiç dönülmeyecek bir andan kalma eksik bir cümle saklıdır...
Hiç boğazına düğümlenip de söyleyemediğin ya da başlayıp sonunu getiremediğin bir cümlen oldu mu?
Hepimizin içinden yükselip de boğazında düğümlenen, söylenememiş cümleleri vardır. Kimi bir bakışta, kimi bir sessizlikte demlenir. Tamamlanmaz bir türlü, saklanır içinin en kuytu köşelerine. Bazen dil susar kalp konuşur fakat kimse duymaz o sesi. Halin konuşur, gözlerin konuşur... Ve insan yaş aldıkça değil de söyleyemedikçe yaşlanır. İçine attıkça olgunlaşır.
Bir gün “keşke” dememek için söylenmeli midir her şey? Yoksa bazı kelimeler sırf içimizde kaldığı için mi bu kadar kıymetlidir? Bazen başkasına değil, kendine bile söyleyemez insan. "Ben kırıldım..." demek kolay değildir örneğin. "Ben hâlâ bekliyorum," ya da "Seni çok özledim," demek, bir duvarın yıkılması gibidir içte.
Ve sonra söyleyemediğin her şey, birikir…Dillendirilmemiş duygular, zamanla tortu olur kalbin dibinde. Bir bakışta, bir satırda, bir rüyada yeniden misliyle karşısına çıkar. Kimi zaman "acaba söyleseydim ne olurdu?" sorusu bir gölge gibi dolaşır peşinden.
Zaman ilerler ama bazı kelimeler hep geçmişte kalır. Gidene söylenememiş bir "kal", kırdığı hâlde affedemediğine yarım kalmış bir "anlıyorum seni"... kalır. Veyahut gitmeye mecbur bırakıldığında söyleyemediğin cümleler içinde asılı kalır. Susarsın... Çünkü bazı cümleler, sesle değil, suskunlukla yankılanır. Ki bazı sessizlikler, haykırışlardan daha çok şey anlatır.
Ve kabul edersin zamanla: Her insanın içinde, bir daha hiç dönülmeyecek bir andan kalma eksik bir cümle saklıdır. Susarak sever, vedasız veda eder ve içindeki o yarım cümleyle suskun bir barış imzalar hayata.
Peki ya senin içinde en çok hangi cümle yarım kaldı?🪶
2 Yorumlar
"İçimde yarım kalmış bir konuşmanın üzüntüsü var"
YanıtlaSilSabahattin Ali
👏🏻
YanıtlaSil