Sıkıştım kaldım akrep ve yelkovan arasında. Ne ileriye gidebiliyorum ne geriye dönebiliyorum...
Zaman, hepimizin içinde farklı anlamlar taşıyan bir kavram. Kimi zaman dost, kimi zaman en büyük düşman… İşte ‘Saatler Seni Sen Geçe’ şiirsel denemem, içimde saklı kalan o suskunluğu anlatıyor.
Saatler seni sen geçe...
Süregiden dakikaların ardında saklı kalan benliğini, telafuz edemediğin cümlelerin arasına gizlersin. Ne gündoğumu aydınlatır içini ne de gece yorganı örter üstünü, susarak büyümüş bir hüznün en eski ifadesi olursun, tamamlanmamış bir cümlenin öznesi.
Saatler seni sen geçe...
Bilmediğin bir zamanın kenarında duruyorum şimdi, sensizliğin dakikaları uzadıkça uzuyor ve her saniyede biraz da eksilerek çoğalıyorum zamanın kıyısında. Saatler geçti, sen geçmedin. Saatler seni sen geçti ve içimde kalan seni bir türlü geçemedim. Ve saat seni değil beni vurdu. Her vuruşta büyüdüm. Bir duvarın çatlağından sızan ışık gibiydin. Dokunamazdım ama bilirdim.
Saatler seni sen geçe...
Sıkıştım kaldım akrep ve yelkovan arasında. Ne ileriye gidebiliyorum ne geriye dönebiliyorum. Adımların yankılanıyor gönlümün ıssız sokaklarında. Ve şimdilerde zaman büküldü içimde. Ne geçmiş geçiyor ne gelecek geliyor...
“Senin zamanın hangisi? Geçen mi, geçmeyen mi?”🪶
2 Yorumlar
‘Saat durduğunda, zaman hayat bulur’. Âna gömülen, derinleşen ve yoğunlaşan kişi zaman baskısından kurtulur. İkide bir saatine bakmıyorsan, belki de mutlusundur!
YanıtlaSil👏🏻👏🏻
YanıtlaSil